Öne Çıkan Yayın

Kaplumbağa Terbiyecisi Üzerine

Sevgili blog okuyucuları, Hayatımızda en az bir kez de olsa birçoğumuzun yaptığı ve bunu yapmaktan keyif aldığı bir etkinlik ya da özel bir hobiden bahsedeceğiz.  Bahsedeceğimiz şey; adına çoğunlukla  yapboz  denilen ya da İngilizceden dilimize biraz değiştirilerek aktarılan pazıl (İngilizcesi:  puzzle) etkinliğidir.   Bilindiği üzere yapboz , herhangi bir fotoğraf ya da resmin  tamamı ve ya bir kısmının ufak parçalara bölünmesiyle oluşan; parçalanmış bu resim ya da fotoların tekrar birleştirilmeye çalışıldığı " oyuncak " kategorisindendir. Bu oyunun zorluğu, parça sayılarının çokluğuna göre belirlenmektedir. Fakat sayıca az olup da renklerdeki detaylar sebebiyle zor olan modeller de vardır. Bize göre en üst seviye ise genelde hem parça olarak sayıca fazla olan hem de tek rengin farklı tonlamalarına sahip yapbozlar olsa gerek. Açıkçası bu tip durumlarda daha fazla zorlandığımızı düşünüyoruz.  Buradaki rakamları doğru okuyanlar renk körlüğü sıkıntısı çekmemektedirler. Sizler n

Olduğun Gibi Görün Ya Da Göründüğün Gibi Ol!

Sevgili blog okurları, 

Eğitim Dönemimde blog yazılarımın eskisi kadar yoğun olamamasından dolayı affınızı istiyorum. Ama merak etmeyin yazmaktan tamamen kopacak da değiliz. Dengeli bir şekilde sürdürebilmenin derdindeyiz.

Blog yazarlığı hayatına nasıl başladığımı ilk yazdığım "Sizce Ne Meslek Yapıyor Olabilirim?" üçlü blog yazısı sonunda dile getirmiş, bunu neden farklı konularda yazdığımı ise "ben kendimi tanıyorum ya sen?" yazısı ile ifade etmiştim.

Her ne kadar "Blog yazıları üzerine mülahazalar"  blog yazısında en başa yazılması gereken en önemli, en hayati kural olan "uzmanı olduğunuz konuda yazın" maddesini bilerek ve isteyerek neden atladığımın izahını yapacağım. 

Bu kuralı atlamanın belki de beni başarısızlık uçurumuna götüreceğini tahmin ediyorum. O halde neden intihar gibi olan bu "başarısız olma" konusunda ısrar ediyorum? açıklayayım...

Kendimi bildim bileli tek işle yetinmeyen tabiri caizse "maymun iştahlı" olan biriyim. Bunun bana sağladığı avantajlar yanında elbette dezavantajları da olmaktadır. Nedir bunlar?
SanaGülBahçesiVadetmedim

Avantajları; 

  • Meseleleri çok yönlü ele alma ve bu konuda fikir sahibi olabilme ("bilgi sahibi olmadan fikir; fikir sahibi olmadan da zikir sahibi olma" altın kuralını işletme ;) 
  • Standartlaşmış ifadelerden kaçınarak, özgün (kendine ait) düşüncelerin sahibi olma
  • Nazarisini (bilgi temelli, soyut) kazandığım düşüncelerin pratiğinin (uygulamasının) yapılabilmesi yeteneği  kazanma (kısaca "lafı gediğine koyma" hali :)
  • Elde edilen fikirlerin tasnifinde kolaylık
  • Her konuda bir yazı kaleme alma becerisi gösterebilme (beğenilsin ya da beğenilmesi çok önemli değil, önemli olan deniz yıldızını kurtarmak :))
  • Bu sayede bir çok ülke ve çevreden yeni yeni dostlar edinme...

Dezavantajları;

  • Sonu gelmez okumaların insanda bıkkınlık getirmesi
  • Üzerimde bulunan iştah halinin kaybı, de-moralize durumu :(
  • Öğrendikçe "Bana söyleyecek ne kaldı ki?" ümitsizliği (en çok bu durum can sıkıcı, birçok insanın da benimle aynı kederi paylaştığına eminim)
  • Hiçbir konuda tam uzman olamama hali
İşte blog yazarken, bu işte duayen olan kişilerin sıklıkla söylediği, hatta eğitimini aldığım "Blog Yazarlığı Kursu"nda da altı çizilerek söylenen bu kuralı ne yazık ki karakterim gereği  bilerek ve isteyerek çiğniyorum

Nedenini tahmin etmek çok da zor değil! Bu altın kural yerine Mevlana'nın altın sözlerinden birini tutuyorum: "Olduğum gibi görünüyorum, ya da göründüğüm gibi oluyorumŞekspir (Shakespeare) ile devam ederek "işte tüm mesele bu..." diyerek son noktayı koyuyorum.


Herkese iyi blog okumaları, https://aglotlaro.blogspot.com ' a ve https://gonuldilekcesi.blogspot.com 'a ABONE olmayı ve yayınlarımızı PAYLAŞmayı unutmayın👍

Yorumlar