Öne Çıkan Yayın

Kaplumbağa Terbiyecisi Üzerine

Sevgili blog okuyucuları, Hayatımızda en az bir kez de olsa birçoğumuzun yaptığı ve bunu yapmaktan keyif aldığı bir etkinlik ya da özel bir hobiden bahsedeceğiz.  Bahsedeceğimiz şey; adına çoğunlukla  yapboz  denilen ya da İngilizceden dilimize biraz değiştirilerek aktarılan pazıl (İngilizcesi:  puzzle) etkinliğidir.   Bilindiği üzere yapboz , herhangi bir fotoğraf ya da resmin  tamamı ve ya bir kısmının ufak parçalara bölünmesiyle oluşan; parçalanmış bu resim ya da fotoların tekrar birleştirilmeye çalışıldığı " oyuncak " kategorisindendir. Bu oyunun zorluğu, parça sayılarının çokluğuna göre belirlenmektedir. Fakat sayıca az olup da renklerdeki detaylar sebebiyle zor olan modeller de vardır. Bize göre en üst seviye ise genelde hem parça olarak sayıca fazla olan hem de tek rengin farklı tonlamalarına sahip yapbozlar olsa gerek. Açıkçası bu tip durumlarda daha fazla zorlandığımızı düşünüyoruz.  Buradaki rakamları doğru okuyanlar renk körlüğü sıkıntısı çekmemektedirler. Sizler n

Aşkın Gözyaşları ve Aşkın Meali

Aşkın Gözyaşları ve Aşkın Meali Kitapları Hakkında


Sevgili Blog Takipçileri, 

Birkaç seneden beri Sinan Yağmur'un Aşkın Gözyaşları Serisi kitaplarını belki bir, belki de birkaç defa hem okuyup hem de özetlemişimdir.

Gerçekten ne zaman canım sıkılsa, kendimi bu kitaplara sarılırken buluyorum. Hatta sıkıntısı olan, daralan, yalnızlığı tercih eden ne kadar insan tanıdıysam çevremde bu kitabı tavsiye ediyor ve okuduktan sonra da kitabın konusunu  hakkında onlarla keyifle tartışıyorum.

Kitabın ünü o kadar fazlalaştı ki, bir zamanlar sadece kendime sır gibi, özel olması için sakladığım bu hazine kitap, artık bugünlerde siyasetçilerden futbolculara, sanat camiasından, ülkenin her kesimine kadar tanınmış olsun olmasın çok geniş bir yelpazedeki kişilerce okunmaktadır. Herkes kendi tasavvuruna göre anlamlar bulmaktadır.

Kitabın en önemli ve en sevdiğim özelliği, kesinlikle tam kucaklayıcı bir üslubunun olmasıdır. Kimseyi ötekileştirmeyen, incitmeyen, bu sayede din, mezhep, siyasi görüş farklılığı gözetmeksizin her kesimin aynı ortak noktada buluşmasını sağlayan, bana göre son zamanların  yazılan en iyi kitap serisidir.

Hani sevdiğiniz bir film ya da kitap bitince, bitmesine üzülürsünüz ya, bir tek bu kitaplarda bitişine üzülmüyorsunuz. Çünkü yazar başka eserinde o üzüldüğünüz şeyleri tekrardan naif kelimeleriyle  yine bir vücuda sokuyor ve sizi kaldığınız yerden yolunuza aynı hisle devam ettiriyor.

Kaç kez oldu saymadım ama hıçkırıklara boğulduğumu hatırlıyorum. Hele ki, Yunus Emre'de Moğol istilasında yaşanılanlar ile Şems-i Tebrizi'nin şehit edilmesinde kendimi gerçekten tutamadım.

Şimdi bu blog yazısını okuyanlar, nasıl ben bu kitapları duymadım? diye hayıflanabilirler. Haklılar da bir bakıma ama geç kalmış değiller.

Bu blog yazısı sayesinde artık farkındalık düzeyleri inşallah yükselir ve bizim de bunda bir hissemiz olmuş olur. Çünkü biliyoruz ki; "bir şeye vesile olan onu yapan gibidir"


Ayrıca kitap çok şükür, okunup rafa kaldırılacak ya da bir yere fırlatılarak unutulacak türden değil. Okurken çizdiğiniz yerleri tekrar geri dönüp defalarca okuyabileceğiniz ya da okumaya ara verdiğinizde cep telefonunuzla çizdiğiniz bu yerleri tüm sevdiklerinizle paylaşabileceğiniz güzel ve anlamlı sözlerle dolu bir kitap. Her biri ayrı güzel kitapların.

Konu başlıklarına aldanarak yazılan bu eserleri sadece tasavvuf ya da dini kitap zannederek ön yargılı davranmayın, kaybeden gerçekten sizler olursunuz.

Aslında kitaplarda anlatılanların bir çoğunu belki de hepimiz biliyoruz. Fakat bu eserleri bana göre farklı kılan, yazarın samimiyeti. Kaleminden dökülen şiirimsi kelimeleri ve her şeyden önemlisi ise eserlerini büyük bir AŞK ile yazması...O yüzden ismi Aşkın Gözyaşları olabilir...

Yazarın, Aşkın Gözyaşları Serisinin sanırım tamamı bende mevcut. Bunlar, Şems-i Tebrizi , Mevlana, Kimya Hatun, Hallac-ı Mansur ve Yunus Emre.

Aslında  seride yedi kitap olması bekleniyordu fakat yazarın başka planları sebebiyle bu seri beşte kaldı.

Onun yerine de başka serileri kaleme aldı. Onlar da Aşkın Meali Serileri olsa gerek. Bu seriden de bende Hz. Ali ve Fatma var, diğerleri olan Hz. İbrahim ve Hacer ile Hz. Yusuf ve Züleyha'yı da belediye kütüphanesinden alıp okumuştum.

Ben, tabiatım gereği işini Aşk ile yapan herkesi severim, abartılar hariç elbette. Aşk demişken, o kadar çok şey var ki onunla ilgili anlatılan ve hala da onu anlatırken kelimelerin bir türlü tükenmek bilmediği...

Bu kitaplardan esinlenerek müsait bir zamanda AŞK'a dair bir blog yazısı da yazmayı düşünebiliriz. Kalemimiz dile gelebilirse şayet kendimizden de bir şeyler katarız elbette. 

Herkese iyi blog okumalar, https://aglotlaro.blogspot.com ' a ABONE olmayı ve yayınlarımızı paylaşmayı unutmayın👍

Yorumlar

  1. Bu eserleri duydum ama edinip değil okumadım açıkçası. Bu kadar övgü dolu sözleri hak eden eserleri okumamak da büyük eksikliktir sanırım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorum yaptığınız için teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan kısa bir süre içinde yayınlanacaktır.