Son Perde: Kendini Gerçekleştirmek
|
Resim: Maslow'un İhtiyaçlar Hiyerarşisi |
Sizce ne meslek yapıyorum? sorusunun anlatıldığı yazı serisinin sonuna geldik. Önceki yazı için (2. Yazı) ve (1.Yazı) TIKLA!
Vakti zamanında can sıkıntısından sırf lisans diploması olsun belki ileride işime yarar, lazım olur diye üniversitenin işletme fakültesine kaydolmuş ve bitirmiştim. Hobi olarak elektronik,
robotik ve bilişim dünyası dışında bu diploma sayesinde başka şeyler de yapabilirim umudunu taşıyordum.
Malumunuz elektronik dünyasının hızına ayak
uydurmak çok zor. Yaş ilerledikçe ne yapacağız? Belki masa başı işler yaparız dedik kolları yeniden sıvadık. İşletme lisansından sonra Sosyal Politika’dan Yüksek Lisans da yaptık. Bu eğitimleri de heybeye kattık.
Bu yüksek lisans eğitimi boyunca neler öğrendik neler: kamu yönetimi,
iktisat, çalışma ekonomisi, sosyoloji ve felsefe, araştırma yöntemleri... Açıkçası elektronik dışında aldığım bu birbirinden farklı derslerden de büyük keyif almıştım.
Bu sırada elektrik, elektronik, bilişim, mekatronik ve öğretmenlik meslekleri
derken yüksek lisansı da bitirdikten bir süre sonra emekliliğe ayrılmaya
karar verdik.
Tüm bu anlattıklarımdan başka geçmişten bugüne kadar aslı mesleğim hariç hobi olarak ufak
tefek şiir ve hikâyeler de yazıyordum. Anlayacağınız kafam kadar elim ve
duygularım da meşgullerdi, hiç boş durmuyorlardı!
Belki ileride çocuğuma,
torunlarıma yaşadıklarımı, duygularımı, hatıralarımı, okuduklarımdan çıkardığım
özetlerimi hediye olarak bırakırım diye umut ediyordum. Yazdığımız bu hikâyeler,
şiirler nevinden bazı şeyler evin bir yerlerinde dağınık halde defter ve ajandalar arasında
bulunmaktaydı.
Sonra ailece bir karar daha aldık. Daha doğrusu alındı :) "hangi
mesleği yapacağıma" artık evdekiler karar veriyorlardı.
Üniversitelerin doktora programına müracaat edilecek ve bu süre zarfında evin bir yerlerinde bulunan yazılar,
şiirleri hikâyeler de toparlanacak, düzenlenecek ve bunlar bir Blogda ya da
internet sayfasında yayınlayarak eski öğrencilerimize, meslektaşlarımıza ya da sosyal medyadaki herkese yarar sağlayacaktık.
Maksadımız şimdiye değin yapılan çalışmalar heba olmasın. Ne de olsa "bilgi paylaştıkça
güzel" :)
İşte bu noktada bir arkadaşım “internette online
olarak ücretsiz sertifikalı dersler veriliyor bir bakmalısın” demesiyle
yepyeni bir macera daha benim için yeniden başlamış oldu.
Kolları son bir kez daha
sıvadık, enstitüde verilen kursları heyecanla aradık-taradık ve istediklerimizi bulduk. Karşımda "Blog Yazarlığı" kursu duruyordu. Hemen bu derse kayıt
oldum. Böylece benim için belki de son ve yeni bir macera başlamış oldu.
Blog yazarlığı, şimdiye kadar anlattığım şiir, hikâye vs.
yazılarımı paylaşabilmek, mesleki tecrübeleri aktarabilmek adına hayalim olan
bir şeydi. Fakat şu anda ben nereye doğru gittiğimi inanın ki bilmiyorum.
Vücut ve kafam bu kadar şeyi kaldırır mı onu da kestiremiyorum? Kızım bile “baba senin amacın nedir?” diye sormaktan kendini alamıyor. Sonra
hem kendime hem de sizlere şu soruyu sormak geçiyor içimden:
Ben, şimdiye kadar ne iş yaptım ve bundan sonra ne yapmak istiyorum?
Cevabını ise sizin adınıza kendim vereyim, şimdiye dek tüm saydığım işleri
samimiyetimle söylüyorum çok rahatlıkla yaptım ama şu anda yapmaya çalıştığım blog yazarlığının zorluğunu ve önemini yeni yeni anlıyorum.
Blog yazarlığı derslerinde aldığım not, yayın ve ödevler beni sınavlarından geçirmiş olsa da inanın gerçekte sosyal medyada bir yer edinebilecek miyim? ya da kendimi kabul ettirebilecek miyim? inanın hiç bilmiyorum.
Bildiğim tek şey, gecenin bir yarısında sizler evlerinizde uyurken ben, aldığım
eğitimlerin sonucu bu blog denemelerimi yazmaya çalıştığımdır, demek ki doğru
yoldayım diye kendimi avutuyorum.
Tüm bu çabalama esnasında ise içimdeki bir ses bana “yazacağın blogları acaba gerçekten birileri okuyacak mı?” diye merakla sormayı sürdürmektedir.
Bilmem sizce başarabilir miyim, ne dersiniz?
Tolga Oral, 25 Aralık 2018.