Öne Çıkan Yayın

Kaplumbağa Terbiyecisi Üzerine

Sevgili blog okuyucuları, Hayatımızda en az bir kez de olsa birçoğumuzun yaptığı ve bunu yapmaktan keyif aldığı bir etkinlik ya da özel bir hobiden bahsedeceğiz.  Bahsedeceğimiz şey; adına çoğunlukla  yapboz  denilen ya da İngilizceden dilimize biraz değiştirilerek aktarılan pazıl (İngilizcesi:  puzzle) etkinliğidir.   Bilindiği üzere yapboz , herhangi bir fotoğraf ya da resmin  tamamı ve ya bir kısmının ufak parçalara bölünmesiyle oluşan; parçalanmış bu resim ya da fotoların tekrar birleştirilmeye çalışıldığı " oyuncak " kategorisindendir. Bu oyunun zorluğu, parça sayılarının çokluğuna göre belirlenmektedir. Fakat sayıca az olup da renklerdeki detaylar sebebiyle zor olan modeller de vardır. Bize göre en üst seviye ise genelde hem parça olarak sayıca fazla olan hem de tek rengin farklı tonlamalarına sahip yapbozlar olsa gerek. Açıkçası bu tip durumlarda daha fazla zorlandığımızı düşünüyoruz.  Buradaki rakamları doğru okuyanlar renk körlüğü sıkıntısı çekmemektedirler. Sizler n

Serseri Deniz Sohbetleri-2



Sevgili blog okurları,

Serseri Deniz Sohbetleri-1 yazısında denize girmek ya da balık avlamak günah mıdır? sorusu özelinde 2009 ve 2011 yıllarında bazı Afrika ülkelerinde gözlemlediğimiz bilgileri paylaşmış ve konu ile bağlantılı bir film önerisinde bulunmuştuk.  

Bu bölümde ise aşağıdaki soruya yanıt aramaya çalışacağız. Konu başlıklarının okuyucuları yanıltmaması için anlatılacakların hiçbirinin Ramazan sohbeti veya ilmihal bilgisi ya da inanca ait bir paylaşım olmayacağını yineleyelim! 

Denizcinin attığı her adım sevap mıdır?

EVET veya HAYIR. Daha doğrusu niyete belki de duruma göre değişir. Verdiğimiz cevap sizi tatmin etmediyse ve tam bir dilemma yaşıyorsanız; kısaca yanıt neden net değil? diye soruyorsanız yazının geri kalanını lütfen sabırla okuyunuz. 

Attığınız adımlar arkanızda iz bırakır ve o izler sizi bir ömür takip eder.

Efendim, denizciler malumunuz üzere limana kıyısı olan her yere ziyaret, ticaret ya da görev maksatlı gidebilmektedir. Hani derler ya "Çin'den Maçin'e" gideriz diye, işte o hesap...Bunu her çeşit gemi için genelleyebiliriz. Bu arada Maçin'in Romanya'da bir yer olduğunu meraklılarına yeri gelmişken belirtelim!

Eğer denizci iseniz, İbiza, Seyşeller, Porto Rico gibi adalara çılgınca eğlenceye gidebildiğiniz gibi; İtalya Roma'dan Vatikan’a, Trabzon’da Sümela Manastırına, İzmir Selçuk'ta Efes’e gidebilirsiniz: hatta bu mekanlara giderseniz Hristiyan hacısı bile olursunuz 😀;Suudi Arabistan'da Cidde Limanından taşımalı sistemle Mekke’ye giderseniz Umre’ye veya şayet kurban öncesi gider ve gerekli şartları da sağlarsanız Müslüman hacısı da olursunuz😉; üstüne üstlük İsrail'de Tel Aviv'den Kudüs'teki Mescid-i Aksa’ya gider ve Kudüs mezarlığı ve Ağlama Duvarını da ziyaret ederseniz bu sefer Yahudi hacısı olur😁 Ganj  nehrinde de yıkanırsanız belli mi olur Nirvana’ya bile ulaşabilirsiniz. 🤣😇😉

Tüm semavi olan ya da olmayan din, inanç ve felsefelerin kutsal mekanlarını ziyaret amacı ile gezebilirseniz artık adınız ne olursa olsun başına gelen takı ile "bambaşka kişi" olursunuz. Hacı, Hagia, Guru, Keşiş, Sih Gurusu vs.

Kısacası gittiğiniz yerin ruh haline bürünerek: ya eğlence ya alışveriş veya gezi maksatlı ya da manevi ziyaretler yaparak birden fazla role bürünen, ikircikli bir hayat yaşıyorsunuz. İyi mi, kötü mü buna siz karar vereceksiniz!

Biz buna Roma Tanrısı Janus'un “iki yüzü” gibi bir hayat (bir yüzünüz maddiyata diğeri maneviyata bakan) ya da ikizler burcu gibi dengesiz bir yaşam formu veya Çin felsefesindeki YİN-YANG ☯️ gibi kötülüğün içinde iyiliği, iyiliğin içinde kötülüğün barındırıldığı bir yaşam tarzı diyoruz. 

İşte her denizcinin yaşadığı tezatlık budur desek mübalağa olmaz. Görüleceği üzere, denizcinin gittiği limanlarda veya şehre yakın yerlere yaptığı kutsal mekan ziyaretlerinin (kilise, cami, havra, mezar vs.) derin anlamı bulunmaktadır. 

Ayrıca sahip olduğunuz inancın önemine bakılmaksızın hem gidilen yerin kültürünü öğrenme ayrıcalığına sahip olmak hemde yöre halkının inancına saygı gösterilmesinin oluşturacağı "sempati" ülkemizin doğru temsil edilmesini de sağlayacaktır. Bu sayede ülke reklamına katkınız olacaktır. Gerçi yurtdışına çıkan her vatandaşımız bunu zaten aynı duyguyla yaptığından eminiz. Yalnız denizcilerde bu durum daha sık ve yaygındır. Hatta bu nefes almak gibi bir şey!

Bunun yanında kültürlerarası yakınlaşmanın ayrıcalığı kişiye ekstra şeyler katar. Tüm bunlar denizcilik mesleğinin diğer meslek gruplarına üstünlüğünü anlatmak bakımından önemlidir. 

Günah-Sevap dengesine örnekler

İspanya, boğa güreşinin, matadorların ve efsane futbol takımlarının olduğu eğlenceli bir ülkedir. Örneğin, Barcelona liman girişinde MareMagnum denilen bir yer vardır. Bildiğiniz Mall denilen bu yer su üstünde yüzen bir alışveriş merkezi. Bizim zamanımızda burada müzik, konser, diskolar, barlar ve festivaller vardı. Hala mı var bilmiyorum. 

Ayrıca İspanyanın her kentinde binlerce kişinin bir arada eğlendiği büyük diskolar da var. Kısacası bu ülke futbolundan (Real Madrid, Barcelona, Deportivo La Coruna...) festivallerine değin eğlence üzerine kurulmuş bir yer. Haliyle de denizcilerin en sevinerek gittikleri yer. 

Bunun yanında İspanya'da adına "kutsal aile" denilen La Sagrada Familia KilisesiBarselona Katedrali ve bu şehrin daha nice kiliseleri de var ziyarete gidilebilen. Kanarya adaları da bu ülkeye bağlıdır. 

İtalya, makarna ve pizza memleketi...Avrupa'nın çizmesi, futbola damga vuran ülke: Milan, İnter, Juventus, Roma, Lazio... bir çırpıda nerdeyse bütün ligi sayabilirsiniz. Adaları da ayrı bir güzel olan ülke...hani bir zamanlar mafyaları ile ünlü Sicilya adası, hala aktif olan Etna Yanardağı da bu adadadır. Stromboli Yanardağı bulunduğu ada ile aynı adı taşımaktadır. Bu arada Vezüv yanardağı adalarda bulunmasa da yeri gelmişken Napoli'de olduğunu hatırlatalım. 

Italya denizciler için başka güzellikte bir ülke. İngilizce kelimelerin sonuna "-a" "-e" "-i" ekleyerek İtalyanca konuşulabileceği sanılan ülkedir. Örneğin "what does it cost? Quanto Costa?" "one minute? uno momento?" benziyorlar değil mi? :)))) 

İtalya'nın Hristiyanlığın katolik mezhebinin merkezi olduğunu bilmeyen yoktur sanırım. Hristiyanlığın merkezi Vatikan bu ülkenin içinde özerk bir statüde bir ülke konumundadır. Katoliklerin ruhani lideri Papa aynı zamanda bu ülkenin devlet başkanıdır. Burada ikamet eder, vaaz verir, kabulleri yapar. Bir zamanlar kendisini dinlemek ziyaret esnasında nasibimiz olmuştu, bilmeden kutsanmış olabiliriz, zararı yoktur sanırım :)))

Listeyi daha da uzatabiliriz. Fakat inanıyorum ki maksat hasıl olmuştur. 

Özetle denizcinin attığı adım gidiş maksadına göre sevap hanesine yazılabileceği gibi yine gidiş amacına göre günah hanesine de yazılabilir. Ne demişler "ameller niyetlere göredir".  


Blog yazılarımız için: https://aglotlaro.blogspot.com 'a; 
Videolar için https://www.youtube.com/channel/UCcW2d3jaaT5ot0SpKpj7Jhw/videos?view_as=subscriber ABONE OLMAYI ve yayınlarımızı paylaşmayı unutmayınız��

Yorumlar