Öne Çıkan Yayın

Kaplumbağa Terbiyecisi Üzerine

Sevgili blog okuyucuları, Hayatımızda en az bir kez de olsa birçoğumuzun yaptığı ve bunu yapmaktan keyif aldığı bir etkinlik ya da özel bir hobiden bahsedeceğiz.  Bahsedeceğimiz şey; adına çoğunlukla  yapboz  denilen ya da İngilizceden dilimize biraz değiştirilerek aktarılan pazıl (İngilizcesi:  puzzle) etkinliğidir.   Bilindiği üzere yapboz , herhangi bir fotoğraf ya da resmin  tamamı ve ya bir kısmının ufak parçalara bölünmesiyle oluşan; parçalanmış bu resim ya da fotoların tekrar birleştirilmeye çalışıldığı " oyuncak " kategorisindendir. Bu oyunun zorluğu, parça sayılarının çokluğuna göre belirlenmektedir. Fakat sayıca az olup da renklerdeki detaylar sebebiyle zor olan modeller de vardır. Bize göre en üst seviye ise genelde hem parça olarak sayıca fazla olan hem de tek rengin farklı tonlamalarına sahip yapbozlar olsa gerek. Açıkçası bu tip durumlarda daha fazla zorlandığımızı düşünüyoruz.  Buradaki rakamları doğru okuyanlar renk körlüğü sıkıntısı çekmemektedirler. Sizler n

AglotLaro Mekatronik


Sevgili bilim ve teknoloji sevenler, Sitemize Hoş geldiniz...

Sitemizin bu bölümünde derslerimizin arta kalan zamanlarında yaşları küçük olan takım arkadaşlarımız ile Arduino Uno R3 ve diğer kartları ile hangi deneyleri yaptığımızı paylaşacağız. 

Takımımızın amaç ve vizyonunu daha önceki blog yazılarımızda birinde AglotLaro Mechatronics Team Nedir? başlığı ile belirtmiştik. Merak edenler için başlığın üzerinize tıklamanız yeterlidir. 

Deney videolarımıza YouTube Sosyal Medya hesabımızdan kanalımızdan ulaşabilir, beğen butonuna basarak, ayrıca takip edebilirsiniz. 

Bunu yapmaktaki amacımız hem takım üyelerimizin hem de sizlerin kişisel gelişimlerine katkı sağlamak ve bu sayede bilgi paylaşımı yapabilmektir. Unutulmamalıdır ki bilgi paylaştıkça değerlidir!

Deneylerde kullanılan kodlar ya Arduino orjinal sitesinden ya da internetteki fanlarının oluşturduğu forum sitelerinden ilham alınarak kendimize göre uyarlamalarımızdır. Bir nevi taklit etmek diyebiliriz.Çünkü hedeflenen takım üyelerinin yaşları küçük olduğundan şimdilik temel elektrik ve elektronik bilgileri ile bir kart tasarımı yaparak onun içine algoritma kodlar yazabilecek kapasitede olmayabilirler. Şimdilik diyorum zira Alfa nesli olarak tabir edilen bu yeni neslin doğru ilke ve yöntemlerle, doğru kaynaklara ulaştırıldıklarında yapamayacağı şey olmayacak diye düşünüyoruz. 

Madem ülke olarak her şeyde yerli ve milli olarak haykırıyoruz. O zaman şu ilkeyi temel almakta mahzur olmaması gerektiğini düşünüyoruz: Önce taklit sonra tahkik, yani önce kopya oluşturarak benzetimler yapmayı sonra onun üzerinde düşünerek özgün çalışmalar çıkarmayı yanlış demiyoruz. 

Hatırlayacak olursanız İngilizler, sömürgeleri olarak kalmasını istediği Hindistan halkının gelişmemesi için eğitim sistemlerinde Logaritma cetvelini ezberleterek onların kafalarını meşgul etmek istemiş, böylece logaritmadan başka bir şey bilemeyecek olan bu insanların diğer şeyleri öğrenmelerini sözüm ona engelleyerek geri ve sömürgeleri olarak kalmalarını arzu etmişti. Fakat bakıyoruz ki İngilizlerin bu fesat düşüncesi Hindistan'da ters tepmiş olacak ki ülke yılda birkaç milyar dolarlık yazılım ihracat eden durumlara gelmiş. Kısacası logaritma cetvelini ezberletmek Hint insanının beyninin her iki lobunun etkin çalışmasına neden olmuş, tabiri caiz ise kafatasını açmıştır. İşte her şerde bir hayır vardır sözü böylece Hindistan'da gerçekleşmiş oldu! 

Bu arada Vestel firmasının hem sahibi hem de yönetim kurulu başkanı Ahmet Nazif Zorlu ile yapılmış bir haber röportajı hatırlıyorum. Orada, şirket ARGE bölümünden bahsederken önce Hintli Mühendislerle çalıştıklarını daha sonra kendi mühendislerini Hindistan'da eğittiklerini söylemişti. Şimdilerde ise bu yetiştirilmiş yerli mühendisler ile yollarına devam ettiklerinden bahsettiğini anımsıyorum. O zaman bu röportajı okuduğumda bana çok yerinde ve doğru bir karar olarak gelmişti ve hala da bu düşüncenin arkasındayım. 

Kısacası sevgili dostlar, uzayı yeniden keşfetmeye gerek yok (şimdilik)! 

İşi ehline ver 

Ya da bana bir kelime öğretenin kırk yıl kölesi olurum sözleri boşa söylememiş sözlerdir. Önce taklit sonra tahkik konusunda şüphesiz en iyisi Uzak Doğu ülkeleri başta ise Çin Halk Cumhuriyeti gelmektedir. 2013 yılında bu ülkenin Shanghai (şanghay) kentine gittiğimde ki orası neredeyse dünyadaki bütün firmaların ofislerinin olduğu elli milyonluk nüfusu ile adeta bir ülkeyi andıran mega kenttir. Mağazaları dolaşırken gördüğüm elektronik ürün taklitleri karşısında adeta küçük dilimi yutmuştum. Gerçi o zamanlarda piyasada en yüksek 16GB USB bellek varken 1TB'lık belleği bir arkadaşımıza iyi kaptırmışlardı. Hala bu olayı hatırlar ve gülerim. Yani adamların yapamayacağı taklit yok gibi...! Şimdiki durumları siz hayal edin. 
Şangay'da yemek molası

Bir örnekte ülkemizde çok sevilen Güney Korelilerden verelim. Bilindiği gibi Hyundai firması aynı zamanda Kia denilen araba firmasının da sahibidir. Aslına bakarsınız Hyndai'nin patronunun oğlu Kia'nın başında diye biliyorum. Fakat adam belli bir zamana kadar babasına inat neredeyse Hyundai başta olmak üzere diğer araçların birçok modelini taklit ettirmektedir. Hatta babasının AR-GE mühendislerini kendi şirketine aldığı rivayet edilir. Güney Kore araçları neredeyse hep bilindik araçların modellerine benzemiyor mu?. Tüm bunların kaynağı önce taklit sonra sonra tahkik meselesi yüzünden. Fikir hırsızı olmadığınız ve telif haklarını çiğnemediğiniz sürece insanların veya firmaların birbirlerini örnek almalarında, taklit etmelerinde her hangi bir sakınca yok diye düşünüyoruz. Hatta bu işin doğasında her zaman olabilecek bir konu elbette ölçüde sınırı aşmamak kaydıyla, birebir benzememek dışında...Hak denilen konu var o da ayrı... Zaten artık adına İnovasyon denilen başkalarına benzememek duygusu da profesyonel şirketlerin mottosu durumunda...

Arduino nedir, Ne değildir?

Gelelim sadede, bilindiği gibi Arduino açık kaynak kodlu bir platformdur. Yani bedava! Bu durumda hiç kimsenin (bazı özel durumlar dışında) internette paylaştığı kodlar ile ilgili olarak patentleme ve telif isteme hakkı da bu sbeple yoktur. 

Neden? 

Nedeni yukarıda belirttiğimiz konularla yakından ilişkilidir. Kısacası Arduino kodları zaten açık kaynak kodludur. Eğer siz kodlarınız sayesinde para kazanmak isteyenlerdenseniz o zaman sizin tasarımlarınızın da özgün olması gerekmektedir. Patent almak durumundasınız vs...

İsterseniz konuyu şu şekilde bağlayalım bugünlük bitirelim. 

1. Arduino kartı ile çalışırken, kendine ait program menülerinin içinde bile örnekleri olan ve yine kendi orjinal sitesinde yayınlanmış örnekleri alarak, bunları değiştirerek ya da başkalaştırarak herhangi bir hak iddiasında bulunamazsınız. yemezler...

2. Sahibi olmadığın bir şeyin hakkını da iddia edemezsin. Arduino açık kaynak kodlu bir sistemdir. Siz ancak bu karta atacağın kodları çalıştırabilecek özgün tasarımlar yaparak ve bunların patentlerini alarak kendinizi sağlama alabilirsiniz. Hele ki ticari olarak değil eğitim maksatlı bu işi yapıyorsan o halde kimseye hesap ta vermezsin. Amaç zaten öğrenmek ve öğretmektir.

3. Hem örgün hem de yaygın eğitim kurumlarında Arduino ile verilen temel eğitimler hemen hemen birbirinin aynısıdır. Blink devresi, tek led yakmak, motor sürmek, sensör kullanmak, hareketli nesneler vs. 

4. Önemli olan Arduino konusunda alacağın/aldığın eğitimleri bir davranış, yaşantı biçimine çevirebilmektir. Bu sayede yeteneğin gelişir ve hedeflenen yerli ve milli bir kişi olursun. 

Aglotlaro Blog Sitesi olarak sizlere bol Arduino kodlamalı günler diliyoruz!

Yorumlar