Öne Çıkan Yayın

Kaplumbağa Terbiyecisi Üzerine

Sevgili blog okuyucuları, Hayatımızda en az bir kez de olsa birçoğumuzun yaptığı ve bunu yapmaktan keyif aldığı bir etkinlik ya da özel bir hobiden bahsedeceğiz.  Bahsedeceğimiz şey; adına çoğunlukla  yapboz  denilen ya da İngilizceden dilimize biraz değiştirilerek aktarılan pazıl (İngilizcesi:  puzzle) etkinliğidir.   Bilindiği üzere yapboz , herhangi bir fotoğraf ya da resmin  tamamı ve ya bir kısmının ufak parçalara bölünmesiyle oluşan; parçalanmış bu resim ya da fotoların tekrar birleştirilmeye çalışıldığı " oyuncak " kategorisindendir. Bu oyunun zorluğu, parça sayılarının çokluğuna göre belirlenmektedir. Fakat sayıca az olup da renklerdeki detaylar sebebiyle zor olan modeller de vardır. Bize göre en üst seviye ise genelde hem parça olarak sayıca fazla olan hem de tek rengin farklı tonlamalarına sahip yapbozlar olsa gerek. Açıkçası bu tip durumlarda daha fazla zorlandığımızı düşünüyoruz.  Buradaki rakamları doğru okuyanlar renk körlüğü sıkıntısı çekmemektedirler. Sizler n

GÖRÜNTÜ HER ZAMAN ALDATIR | 1. GİRİŞ YAZISI

Bakınca ne görüyorsunuz?
Sevgili blog okurları,

Önceden yayınlanan bazı yazılarımızın satır aralarında değindiğimiz bir konuyu, son bir kaç hafta içinde yaşadıklarımız üzerinden biraz daha açarak tekrar etme lüzumu hissettik.

İnsan olmanın tabiatı gereği birçoğumuz "zahire göre hüküm vermek" ten nedense bir türlü geri duramıyoruz. Kısacası görüntüye aldanıyor, işin aslına bakmadan kolaycılığa kaçıyor "ve peşin karar verme" hastalığına yakalanıyoruz.

Kainat tıpkı bir kitap misali yalnızca gerçeğin, yani görünenin ardında yatanın ne olduğunu anlamamız için sayfalarının çevrilmesini ve doğru okunmayı beklemekte, fakat bizler dünyaya dalmaktan bu kitabın nasıl okunması gerektiğini bir türlü kavrayamamaktayız.

İşte bu yazıyı kaleme almaktaki amacımız tam da bu noktada durmaktadır. Yukarıda bulunan resme ilk bakıldığında insanda uyandırdığı etki ile sonradan derinlemesine bakıldığında ne uyandırdığının izahının yapılmasını: kısacası görünen ile gerçeğin birbirinden ayrıldığı ince çizginin belirginleştirilmeye çalışılması olacaktır.

BAKINCA NE GÖRÜYORSUNUZ?

İnternetin geniş deryasında öylesine dolaşırken karşılaştığımız yukarıdaki resmin altına yazılan yorumları gördüğümüzde açıkçası çok şaşırdık. 

Hatta resmi yayınlayan kişinin "resmi kuş olarak görenlerin acil psikoloğa gitmeleri lazım" şeklindeki esprili göndermesi de bulunmaktaydı.

Bizde aynı fotoğrafı sosyal medya üzerinden tanıdığımız insanlarla paylaşmaya karar verdik. Sonucun hiç değişmediğini, neredeyse herkesin benzer cevaplar verdiklerini  gördük.

Açıkçası doğru cevabın bilinemeyişi yanında "resimdeki hayvanı doğru bildiklerini!!!" iddia edenler de bulunmaktaydı. 

O yüzden asıl başlık: "Peşin hüküm vermek" olmalıydı!


Bu deyim ne kadar da ön yargılı ve cahil olduğumuzu aslında suratımıza tokat gibi vurmaktadır. 

Nedeni ise konunun başında belirttiğimiz gibi "kolaycılığa kaçmak" tır. Biz dahil etrafımızda bunu yapan yığınla insanın bulunmasıdır. 

Örneğin doksan dakika oynanan bir futbol maçındaki anlık bir görüntüyü haftalarca tartıştığımız halde gerçek sonuca nedense bir türlü ulaşamamaktayız. Fakat o hızlı anda kararımızı çoktan vermiş ve gerçeğin ortaya çıkmasını kabullenme konusunda ise hala inatçıyızdır.

Ya da haber bültenlerinde aktarılan bir haberi derinlemesine araştırmadan verdiğimiz bir yığın peşin hükümler vardır. Bunların başını politik haberler, karı-koca kavgaları, futbol tartışmaları, magazin vs. gelmektedir. Şöyle bir hafızayı yoklayalım bakalım neler hatırlayacağız. 

Ne o yoruldunuz mu? Şimdi de bu yanlış düşüncelerden dolayı kendinizde bir utanma duygusu geldi mi? Eğer gelmediyse bence gelmeli ve utanmalıyız. Gerçi utansak ya da utanmasak da hem bu dünya hem de öbür dünyada söylem ve eylemlerimizin karşımıza bir şekilde çıkarılacağını hatırlamakta fayda var!

Millet olarak "zahire göre hüküm verme" ya da "peşin hüküm verme" konularında fenafillah'a ulaştığımızı düşünenlerdenim. Hem de ülke çoğunluğunun "müslüman!" olarak yaşadığı sıkça söylendiği şu günlerde.

Açıkçası bu sebepten önce biraz düşünüp, konunun bana katacağı fayda/zarar durumunu düşünüyor ve kendimi spekülatif konulardan genellikle geri çekmeye çalışıyorum. Bence siz de denemelisiniz. 

Buna rağmen neden aynı hatalara düşüyoruz? 

Nedense okumayı bir türlü beceremediğim(iz) Kainat Kitabı (yalın gerçeklik), salt aklın, meselelerin çözümünde tek başına yeterli olmadığını/olamayacağını, bunun yanında kalp ve ferasetin de gerektiğini söylediği, bu sayede açılacak ilham kapılarının da etkisiyle "gerçekliğin" görüneceğini yüzümüze haykırdığı halde hala kör oluşum(uz) ve aynı yerimizde sekmeye devam etmem(iz) yüzünden. 

Cevap bu kadar basit... (Parantez içindekileri isteyen üzerine alınsın)

Bunu son haftalarda yaşadığım bir olay üzerinden hikayeleştirerek sizlere anlatmaya gayret edeceğim.

Devamı ikinci yazı dizisinde olacak (To be Continued...)


Blog yazılarımız için: https://aglotlaro.blogspot.com 'a; 

Şiirler ve Güzel Sözler için: https://gonuldilekcesi.wordpress.com; https://gonuldilekcesi.blogspot.com'a, 

Videolar için https://www.youtube.com/channel/UCcW2d3jaaT5ot0SpKpj7Jhw/videos?view_as=subscriber ABONE OLMAYI ve yayınlarımızı paylaşmayı unutmayınız��

Yorumlar