Öne Çıkan Yayın

Kaplumbağa Terbiyecisi Üzerine

Sevgili blog okuyucuları, Hayatımızda en az bir kez de olsa birçoğumuzun yaptığı ve bunu yapmaktan keyif aldığı bir etkinlik ya da özel bir hobiden bahsedeceğiz.  Bahsedeceğimiz şey; adına çoğunlukla  yapboz  denilen ya da İngilizceden dilimize biraz değiştirilerek aktarılan pazıl (İngilizcesi:  puzzle) etkinliğidir.   Bilindiği üzere yapboz , herhangi bir fotoğraf ya da resmin  tamamı ve ya bir kısmının ufak parçalara bölünmesiyle oluşan; parçalanmış bu resim ya da fotoların tekrar birleştirilmeye çalışıldığı " oyuncak " kategorisindendir. Bu oyunun zorluğu, parça sayılarının çokluğuna göre belirlenmektedir. Fakat sayıca az olup da renklerdeki detaylar sebebiyle zor olan modeller de vardır. Bize göre en üst seviye ise genelde hem parça olarak sayıca fazla olan hem de tek rengin farklı tonlamalarına sahip yapbozlar olsa gerek. Açıkçası bu tip durumlarda daha fazla zorlandığımızı düşünüyoruz.  Buradaki rakamları doğru okuyanlar renk körlüğü sıkıntısı çekmemektedirler. Sizler n

Çanlar Kimin İçin Çalıyor

For Whom to Bell Tools

Sevgili blog okurları, 

Tabiatım gereği fazla sevmediğim şey yoktur. Daha doğrusu yoktu...Yemek ayırmam, insan ayırmam, fikir ayırmam...ayırmam da ayırmam...ta ki 15 Mart 2020 Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün Pandemi ilan ettiği tarihe kadar. 


Maalesef artık her şeyi ayırır ve seçer oldum. Yemekleri seçiyorum, insanları seçiyorum, fikirleri seçiyorum...seçiyorum da seçiyorum. 

Bundan mutlu muyum? Aslında hiç değilim. Çünkü “kısıtlı, bariyerli, engelli, yaftalı, paftalı, etiketli, klasörlü” yaşamayı hiç ama hiç sevmiyorum. Alanımı daraltan, nefesimi azaltan, özgürlüğümü kısıtlayan hiçbir şeyi sevmiyorum, sevemiyorum. Ama mecbur muyum? Maalesef ama maalesef evet...

Peki bu olumsuzluktan nasıl kurtulacağım? Eskiden olsa misyoner edasıyla, öğretmen tutkusuyla, iman aşkı, ferman buyruğu” deyip gerine gerine “etrafımdan başlayarak” herşeyi düzeltmeye kendimi adar, enerjimi bu yönde tüketirdim. Ya şimdi? Hayır

Janus Etkisi

Bu meselenin iki yönü var. Birincisi iç faktörlerden diğeri ise dış faktörlerden kaynaklıdır. Buna Janus Etkisi diyorum. Janus’un ne olduğu konusunda kısa bir hatırlatmada bulunayım. 

Takvimlerde “Ocak” ayının İngilizce karşılığı “january” nin kelime kökü buradan gelir. Wikipedia’daki ifadesi ile Janus “bir yüzü sağa, bir yüzü sola bakan iki yüzlü Roma tanrısıdır. Bu tanrının resmine Roma paralarında rastlanır. Janus'a ait olan bu resimde yüzlerden biri kentten içeri girenlere, öteki ise kentten çıkanlara bakar. Böylece kent güvenlik içinde yaşamasını sürdürür.”

Aynı Janusun iki yönü gibi mesele kilitleniyor. Birincisi Kendimle ilgili olanı: enerjim kalmadı, modum düşük, hevesim kaçtı, anlatıyorum dinleyen yok...”kel Hasan kör Hasan anlat anlat sen usan” sendromu😉

İkinci faktöre gelince: bunun ilki, covid19 yüzünden herkesin dengesinin sapmış olması...hele ki eşimiz, çocuklarımız, komşularımız, komşu çocukları, akrabalar ve diğerlerinin...Evin içine tıkılmak en çokta onların psikolojilerini bozdu. Ve acısını ilerleyen on yıllarda daha iyi hissedeceğimiz farklı bir döneme gidiyoruz. Covid sonrası dönemin nasıl olacağını açıkçası çok merak ediyorum. El ele, yanak yanağa, diz dize, dip dibe olabilecek miyiz yeniden? Bir süre daha sanmıyorum...  

İkinci faktörün ikincisi, Sağolsun ülkeyi yöneten, yönetmeyen tüm bürokrasi ile basın-yayın kuruluşları da bu çıldırışa her gün cila çekmesi geliyor. 

Saklanan istatistikler, çifte standart uygulanan yasaklar, gözümüze soka soka deniz yalılarından “evden çıkma” #hastagleri, yanlı ya da tekyönlü haber izlemek #evdekal çılgınlığında mecburen konunun muhataplarını daha da umutsuz hale getirdi. Hele ki kaç küsur kanalda #gülserenbudayıcıoğlu psikolojik dizileri hem gerçek yüzümüzü bize göstererek sakladığımız gerçeklerler içimizi acıtmaya hem de başkalarının hayatları üzerinden depresifleşmeyi sağlıyor. Kısacası topyekün sistematik bir “çıldırma” ile karşı karşıyayız. 
Çanlar kimin için çalıyor?
Dolayısıyla beynin üçte ikisini zaten kullanmayan insanoğluna geriye kalanı da elinden aldılar. Bunun için beynimin sadece sapını(beyin sapı) kullanmayı, sadece yaşamsal reflekslerimi devrede tutmayı, hareket etme dışında aklımı ve vücut bütünlüğümü korumayı seçiyorum. Yorulmayan şey korunur ne de olsa 🤭 

“Doğal seleksiyona iman”, “Güçlü olan ayakta kalır” cümleleri bencilce gözükse de uçak anonsu telkinindeki gibi “oksijen maskesini önce kendime” takmayı seçiyorum. Toplam kaliteden (TKY) bir dem ile  “sen güçlüysen herkes güçlü” ya da “en zayıf baklamız kadar güçlüyüz”, “acı yoksa kazanç yok”, “kai-zen” mottoları ya da amiyane tüm gazör kelimeleri zihnimde acil 🆘 koduyla çanlar gibi çalıyor. 

Ernest Hemingway’in 18’lerimde okuduğum “For Whom the bell tools”, çanlar kimin için çalıyor? sorusuna cevabımı bugün haykırarak verebiliyorum. Bu arada kitap İspanyol iç savaşında faşitlere karşı beş cumhuriyetçi askerin tepede sıkıştırılmaların konu ettiği gibi o tepedeki beş kişiden biri gibi “sanırım benim için çalıyor”...

Kelimeler, kavramlar, Yaşamsal reflekslerim Covid19 yüzünden her an devrede, en çok beyin sapım işlevsel...nerde kortex, amilgada ve diğerleri...özledim onları da...

Ya başkalarını seç ya da kendini

İşte orada işler hala karışık. Sebebi X ve Y kuşağı arasında sıkışmışlık. X kuşağının sadakati, Y kuşağının bencilliği dengemi bozuyor. Zamanla kendini düşünmeye, hayatta kalmaya, pastayı yemeye, kaymağı toplamaya beni itiyor. Kazanıyor muyum? Elbette hayır...

Peki bunun sorumlusu daha doğrusu sorumluluları kim? Etrafımdan başlayarak yukarı doğru herkes...

Her halde kul hakkının birbirine bu kadar hızlı geçtiği hiçbir dönem olmamıştır. Elindeki çöpü sırf dinen, ahlak ya da vicdanen hangi değerle olursa olsun bir çöptenekesi bulana kadar cebinde taşıyan bendeniz şimdilerde aynı havayı soluduğum dünyanın diğer tarafındakiler ile karşılıklı suçlu-suçsuz, haklı-haksız, duyarlı-duyarsız vb. her türlü zıtlığın girdabında boğuşuyorum.   

Hele ki maske takmayan, evdekalmayan, pandeminin İsrail oyunu olduğunu iddia eden, bize bir şey olmazcıların (daha önce aynı durum aids, domuz ve kuş griplerinde de gördük) herkesten önce darı bekaya irtihal ettiğini (öbür aleme tek yönlü seyehat), kireçlenerek gömüldüğünü acı halde yaşadık...

Aynı haber kanallarından beslenen ortak zihniyetin “lider” ne derse ve ne yaparsa onu yaptığını: inanıyorsa inandığını, aşılanıyorsa aşılandığını, devamlı ileri-geri yani denizci tabiriyle tam yol ve tornistan gidip geldiklerini gördük. Oysa ki gemide iktisadi sürat, arabada rolanti, uçakta havada süzülme, insanda dengeli, ihtiyatlı davranma kuralları varken “uçlarda” tüm fikir ve eylemlerin olduğunu gördük.  

Muhalefete gelince ülkeler arası aşı 💉 polemiği üzerinden taraftar toplayarak safları sıkılaştırdıklarını, sinovac, bion-tech, Moderna, Astrazeneca vb. Aşılar arasında da kutuplaştırıldığımızı gördük. Bu arada ben bion-tech eşim sinovac aşılıyız. Evde Almanca ve Çince konuşuluyor 😂🤣. 

Bu arada dünyadaki uygulamalarda aşılı-aşısız ayrımının olduğunu sosyal medya aracılığı üzerinden öğreniyoruz. Yakında “ayrımcılık ve sosyal dışlanma” kavramının bu yönde literatürde yerini alacağını görürüz. Şöyle bir repliğin sinemalarda olduğuna şahit okuruz: 

-afedersiniz beyefendi, aşılı mısınız?
-hayır ama ben kesin covid hastalığı geçirdim bende antikor var. 
-kusura bakmayın beyefendi şirket politikası gereği “aşılanmayanları” işe alamıyoruz  

O halde çanlar kimin için çalıyor. Ya da şu şekilde soruyu değiştireyim “canlar kimin için çıkıyor?” 

Ya siz...siz ne durumdasınız...

 




Blog yazılarımız için: https://aglotlaro.blogspot.com 'a; Videolar için https://www.youtube.com/channel/UCcW2d3jaaT5ot0SpKpj7Jhw/videos?view_as=subscriber ABONE OLMAYI ve yayınlarımızı paylaşmayı unutmayınız��

Yorumlar

  1. Daha bize ulaşmadı bu virüs belası. Dolayısı ile aşılama vs. de yok bizde. Umarım kısa sürede biter bu salgın anca ben 2023'ten mbce olmayacağını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sene senin aşı başlar Rehitucuğum endişelenme...yoksa çanlar kimin için çalıyor? Sorusunu herkes sorar. 🤣

      Sil
    2. Aşı konusunda hâlâ tereddütlerim var ama haydi hayırlısı bakalım. :)

      Sil
    3. 25 Ağustos'ta şirketten gelen bilgilendirme ile ilk doz aşımı oldum ben abi. :( :)

      Sil
  2. Elinize emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Evet covid herkesin dengesini sarstı,umudunu koruyanlar dirençli olanlar daha moralli kaldılar...Ama insanız ve bu çok kolay olmuyor...
    O psikolojik dizileri izlemiyorum çünkü psikolojimi bozuyorlar..
    Bu dönemde üretmek,yeni durumlara adapte olmak ve sabırla bitmesini beklemek bizlere iyi gelecektir diye düşünüyorum .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. “Üretmek” güzel bir çaba! En azından içinde bulunduğumuz buhrandan kurtulmamız için iyi bir etken.

      Sil
  4. Harika tespitler...Şu dönem geçse de yaptığı tahribat kolay geçmez gibi. Çanlar herkes için çalıyor bence yediden yetmişe...

    YanıtlaSil
  5. Kesinlikle. Bu dönemin en sıkıntılı yanı da immün sistemi çöker korkumuza doğru düzgün diyet ve spor yapamadık. Çanlar kilo alanlar için de çalıyor

    YanıtlaSil
  6. annemin teyzesi geçen gün peynirciye girmiş aşılı mısınız diye sormuş asdasds hayır bi de kendisi aşılanmış olsa içim yanmaz.

    YanıtlaSil
  7. Yorumlarınız için teşekkür ederiz sayın Burcu. Bu replikler geeçeğe uyarlanması hoş olmuş. daha çok duyacağız demek mi! Çanlar kimin için çalıyor? O halde Bekleyip göreceğiz 🙂

    YanıtlaSil
  8. Ben bu dönemleri bir süreç olarak görüyorum covid gitse başka bir şey gelecek artık dünya başka şekilde yaşamlara evriliyor diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  9. Emeğinize sağlık güzel paylaşım olmuş Bende terettütdeydim asi konusunda Fakat yasa çıkınca Asi olmıyana Türkiye yi zindan edicez diye Ekmek parası için aileme bakabilmek için mecbur kaldım

    YanıtlaSil
  10. Yorumunuz İçin teşekkürler efebakan. Şimdilerde covide karşı hatırlatma dozları hala yapılıyor. Bende sizinle aynı endişeler sebebiyle henüz yaptırmadım. Hayırlısı bakalım

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorum yaptığınız için teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan kısa bir süre içinde yayınlanacaktır.