Öne Çıkan Yayın

Kaplumbağa Terbiyecisi Üzerine

Sevgili blog okuyucuları, Hayatımızda en az bir kez de olsa birçoğumuzun yaptığı ve bunu yapmaktan keyif aldığı bir etkinlik ya da özel bir hobiden bahsedeceğiz.  Bahsedeceğimiz şey; adına çoğunlukla  yapboz  denilen ya da İngilizceden dilimize biraz değiştirilerek aktarılan pazıl (İngilizcesi:  puzzle) etkinliğidir.   Bilindiği üzere yapboz , herhangi bir fotoğraf ya da resmin  tamamı ve ya bir kısmının ufak parçalara bölünmesiyle oluşan; parçalanmış bu resim ya da fotoların tekrar birleştirilmeye çalışıldığı " oyuncak " kategorisindendir. Bu oyunun zorluğu, parça sayılarının çokluğuna göre belirlenmektedir. Fakat sayıca az olup da renklerdeki detaylar sebebiyle zor olan modeller de vardır. Bize göre en üst seviye ise genelde hem parça olarak sayıca fazla olan hem de tek rengin farklı tonlamalarına sahip yapbozlar olsa gerek. Açıkçası bu tip durumlarda daha fazla zorlandığımızı düşünüyoruz.  Buradaki rakamları doğru okuyanlar renk körlüğü sıkıntısı çekmemektedirler. Sizler n

Demokrasi Nimeti

Sevgili blog okurları,

Öncelikli olarak bu yazı herhangi bir siyasi parti ya da düşünceyi yücelten ya da yeren bir blog yazısı değildir. Yazının amacı sadece demokratik haklardan taviz verilmemesi temennisi ile hazırlanmış bilgilendirme amaçlı bir yazıdır. yazıda kullanılan fotoğraf yazı içeriği ile ilgili olarak ilham verici unsur olduğu için kullanılmıştır. Fotoğraf, Birgün Gazetesinden alınmıştır. 

Şimdi öncelikli olarak bugüne kadar amaçsızca karartılmış ekranlar adına utanç duyarak sözlerime başlıyorum. Hz. İsa’ya atfedilen ve Yuhanna'nın 8. Bölümünde yer alan “aranızdaki en günahsız olan, ona ilk taşı atsın"  sözü ile yazımıza devam ediyorum. 

Bir toplumun algılama ya da empati duyguları ne kadar gelişmişse meseleyi anlatmak da bir o kadar kolay oluyor. Zira "anlattıkların karşındakinin anlayabildiği kadardır" sözü boşa söylenmiş bir söz değildir. Dolayısıyla bazen ne desek, ne söylesek boş...

Anlattığın meseleyi kuvvetlendirmek için ne örnek verirsen ver; ister ülkemizin kurucusu Atatürk’ten ya da ünlülerden sözler ile İstersen semavi (İslam, Hristiyan ve Musevilik) veya semavi olmayan (Budizm, Taoizm, Konfüçyüsçülük) dinlerden, istersen de hümanizmden, evrensel değerlerden...

Çünkü karşımızdakinin bizi anlamasına olan sabırlı beklentimiz çoktan buhar olmuş gitmiş olabilir! Özelikle herkesin birbirini suçladığı şu “fitne ve fesat” asrında “akıl ve muhakeme” yeteneğindeki yoksunluk almış başını Everest’e doğru kaçmış olabilir. Hele Empati duygusu adeta Mariana çukuruna düşmüş durumda...Kısacası bu iki şey birbirlerine kavuşamayacak kadar uzaktalar. Aynı Leyla ve Mecnun gibi yahut Ferhat ile Şirin gibi...

Asıl değinmek istediğim en büyük problem ise The Economist dergisinin 2019 demokrasi indeksinde ki satır aralarında gizli...Ve bu rapordaki demokrasi sıramız ise içler acısı durumda...167 ülkenin yer aldığı bu rapor, ülkeleri tam demokrasi, kusurlu demokrasi, melez yönetim ve otoriter yönetim şeklinde dört kategoriye ayırıyor. Biz ise bu raporun ilk iki değil hybrit denilen yani melez yönetim biçiminde hem de 110. sırada yer almaktayız. o da “otoriterlikten” bir tık üstte yer alıyor. 

Bir zamanlar Avrupa Birliğine katılma yolunda elde ettiğimiz demokratik ilerlemelerin coşkusunu havai fişekler eşliğinde kutlarken; bugün içimiz yanarak Adapazarı’ndaki havai fişek patlamalarında ölenlere üzülen duruma gelmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. 😔 Allah ölenlerin yakınlarına sabır, kazada! yaralananlara  ise şifa versin. 

Yine bu sıralar yukarıda bahsettiğimiz raporda şaşırtıcı biçimde kusurlu demokrasi listesinde ABD'nin neden yer aldığını sanırım merak etmeye gerek bile yok! Zira basın ve sosyal medyadan öğrendiğimize göre ABD Başkanı da gerçekleştirilecek seçimleri “dış mihraklar seçimlere hile karıştırabilir” şeklinde paylaşımlarda bulunduğu, twitter ve facebook hesaplarının nefret söylemleri yüzünden "doğrulama istediği" sızlanmasını sanırım sizlerde takip etmektesiniz. Ayrıca son günlerde ABD polisi, ırkçı davranışlarından ötürü halkın nefretini kazanmış durumda. Bu kızgınlık sakinleştirileceği yerde, askerleri sahaya davet eden ABD Başkanının ne yapacağını kestirmek de bir o kadar zor. 

Bizde  ise gündemi zkuşağı ve Netflix gibi sosyal medya polemikleri kaplamış durumda. Bizimkiler de kafayı bunlara takmış durumda Hadi onlar “kusurlu demokrasi” listesindeler ve çok az çaba ile “tam demokrasi” listesine çıkabilecek durumdalar. Ya biz? FARKINDA MISINIZ bilmem ama şu anda (Sosyal Refahın en iyi örnekleri olan ülkeler) ilk on sırayı Norveç, İzlanda, İsveç, Yeni Zelanda, Finlandiya, İrlanda, Danimarka, Kanada, Avustralya ve İsviçre alırken biz bu işin Pakistan ve Nijerya’dan sonra 110. sırasında yer alıyoruz. 

Demokrasi indeksi nasıl yükseliyor? derseniz; gazeteciler üzerinde baskının olmaması, yargının tarafsızlığı, sivil özgürlükler vs. vs. Ayrıntılar raporda yazıyor. Linki ise aşağıya bırakıyoruz, merak edenler okuyabilirler. 

Canımızı sıkan şey ise bir gün bir bakmışsınız şu satırları okuduğumuz tüm sosyal medya (özellikle Twitter, İnstagram vs) bile çöpe gitmiş, tarihe karışmış...belli mi olur. Eskiden beri demokrasi, cumhuriyet ve özgürlükler konusunda çok acı çekmiş ülkelerin ve onun fedakar evlatlarının söz, hikaye ve kitaplarını tekrar okumakta fayda var. Örneğin Platon, Thomas Hobbes, John Locke ve Jean Jaques Rouessou gibilerin. Ya da Abraham Lincoln, Winston Churchill ve en önemlisi M. Kemal Atatürk'ün "Nutuk" isimli eserini...

Çünkü deyim yerindeyse, bize gökten zembille indirilen “demokrasi” nimetine bu sayede daha çok sahip çıkabiliriz. Tabii, "iş, işten geçmeden önce!

Kaynak:

Yorumlar

  1. Ülkemiz her iyi konuda ciddi bir düşüş içerisinde maalesef. Bu düşüşe kim, ne zaman, nasıl dur diyecek o da belli değil. Rabbim ülkemizi iç ve dış mihraklardan korusun.

    YanıtlaSil
  2. Amin🤲🙏. “Mihrak mı? Minnak mı? Bilemiyoruz🤣Ama demokrasiden taviz vermek acı verici

    YanıtlaSil
  3. Üzgünüm ama ilerlememizi istemeyen global bir düzen olduğunu düşünüyorum.Köy Enstitüleri kaldırıldı,ezberci bir eğitim sistemi getirildi.Yapılan dizler ve programlarla insana ait değerler yok edildi ve edilmeye devam ediyor.Üzgünüm gerçekten :(

    YanıtlaSil
  4. Sayın Yurdagül Çelik, Sabırla bilinçlendirmeye devam! Unutulmamalıdır ki "mum erirken etrafını aydınlatmaya devam eder"

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorum yaptığınız için teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan kısa bir süre içinde yayınlanacaktır.