Öne Çıkan Yayın

Kaplumbağa Terbiyecisi Üzerine

Sevgili blog okuyucuları, Hayatımızda en az bir kez de olsa birçoğumuzun yaptığı ve bunu yapmaktan keyif aldığı bir etkinlik ya da özel bir hobiden bahsedeceğiz.  Bahsedeceğimiz şey; adına çoğunlukla  yapboz  denilen ya da İngilizceden dilimize biraz değiştirilerek aktarılan pazıl (İngilizcesi:  puzzle) etkinliğidir.   Bilindiği üzere yapboz , herhangi bir fotoğraf ya da resmin  tamamı ve ya bir kısmının ufak parçalara bölünmesiyle oluşan; parçalanmış bu resim ya da fotoların tekrar birleştirilmeye çalışıldığı " oyuncak " kategorisindendir. Bu oyunun zorluğu, parça sayılarının çokluğuna göre belirlenmektedir. Fakat sayıca az olup da renklerdeki detaylar sebebiyle zor olan modeller de vardır. Bize göre en üst seviye ise genelde hem parça olarak sayıca fazla olan hem de tek rengin farklı tonlamalarına sahip yapbozlar olsa gerek. Açıkçası bu tip durumlarda daha fazla zorlandığımızı düşünüyoruz.  Buradaki rakamları doğru okuyanlar renk körlüğü sıkıntısı çekmemektedirler. Sizler n

ÖNCE ZARAR VERME | PRIMUM NON NOCERA

First Do Not Harm!
Sevgili blog okurları, 

Bugün sizlere tıp literatüründe sıklıkla kullanılan "primum non nocera" latince deyişi yani "önce zarar verme" cümlesi üzerinden kısa bir metaforda bulunmak istiyorum.

Latince deyişin çok güçlü uyarıcı etkisinden olacak ki milletler bunu kendi dillerine çevirmekten geri durmamışlardır. 

Almanca'da "zuerst einmal nicht schaden", Fransızca'da "D'abord, ne pas nuire" ve İngilizce "first, do not harm". Rusça "повреждая назад" olan bu deyiş Hipokrat yemininde geçmemiş olmasına rağmen tıp okullarında öğrencilere öğretilen ana kurallardandır.

Hekime herhangi bir tıbbi müdahalenin yol açabileceği olası zararları hatırlatma vurgusunu taşımaktadır. Görünürde eğer zarar verici bir risk varsa, bu zarara göre daha düşük bir yararın hekim tarafından değerlendirilmesini salık verir. 
Bu deyişi hayatımızın birçok olgusuna tatbik edebiliriz. Örneğin: okul idaresi tarafından yapılan bir soruşturmada konunun hiç muhatabı değilken, gereksiz yere sarf edilecek cümleler hem kendimizi konunun içine çekebileceği gibi hem de konunun diğer ilgisiz kişilerinin de dahil edilmesini
Ya da içimizde yıllardır sakladığımız güzel duyguları gereksizce açıklama durumunda hissettiğimizde bu bize yol, su ve elektrik olarak geri dönecektir.
Fakat omuriliğimize bu deyişi oturttuğumuzda yani "önce zarar verme" mantığını hayatımıza tatbik ettiğimizde muhtemel oluşabilecek tüm senaryolarda hem kendimizi hem de başkasına gelebilecek zararları önlemede faydamız dokunacaktır.
Ne demişler: "çok lafın çok sakatatı olur". Yani boşa konuşulan, gevezelik yapılan bolca kelamın hem israfı hem de zararı olur. 
Farklı bir jargonda "ağız ishali" olarak da nitelendirilebilecek bu deyiş "boş ve gereksiz konuşma" ile eşdeğer olup gereksizlikten öte bir şey de değildir. 
"Primum non noçera" latince deyişini aklımıza sokabildiysek ne mutlu bize!

Blog yazılarımız için: 

Yorumlar

  1. Teşekkürler ErsinCe yorumlarınız bizleri daha güzel ve özel yazmaya teşvik ediyor.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorum yaptığınız için teşekkür ederiz. Yorumunuz onaylandıktan kısa bir süre içinde yayınlanacaktır.