Öne Çıkan Yayın

Kaplumbağa Terbiyecisi Üzerine

Sevgili blog okuyucuları, Hayatımızda en az bir kez de olsa birçoğumuzun yaptığı ve bunu yapmaktan keyif aldığı bir etkinlik ya da özel bir hobiden bahsedeceğiz.  Bahsedeceğimiz şey; adına çoğunlukla  yapboz  denilen ya da İngilizceden dilimize biraz değiştirilerek aktarılan pazıl (İngilizcesi:  puzzle) etkinliğidir.   Bilindiği üzere yapboz , herhangi bir fotoğraf ya da resmin  tamamı ve ya bir kısmının ufak parçalara bölünmesiyle oluşan; parçalanmış bu resim ya da fotoların tekrar birleştirilmeye çalışıldığı " oyuncak " kategorisindendir. Bu oyunun zorluğu, parça sayılarının çokluğuna göre belirlenmektedir. Fakat sayıca az olup da renklerdeki detaylar sebebiyle zor olan modeller de vardır. Bize göre en üst seviye ise genelde hem parça olarak sayıca fazla olan hem de tek rengin farklı tonlamalarına sahip yapbozlar olsa gerek. Açıkçası bu tip durumlarda daha fazla zorlandığımızı düşünüyoruz.  Buradaki rakamları doğru okuyanlar renk körlüğü sıkıntısı çekmemektedirler. Sizler n

Kocaeli 11. Kitap Fuarının Ardından

SanaGülBahçesiVadetmedim
Sevgili blog okurları, 

11. Kocaeli kitap fuarı da benim adıma artık geride kaldı. Peki kitap fuarından izlenimlerim nelerdir ve bu seneki kitap fuarında ne hissettim?

Öncelikli olarak büyük bir heyecanla gittiğim kitap fuarından büyük bir hüsranla ayrıldığımı söylemeliyim. 

Neden?

Bugüne kadar ilki dahil hiç kaçırmamaya özen gösterdiğim kitap fuarının eski neş'esi ve heyecanı yoktu. Belki de ben öyle hissettim. Eskiden olsaydı Sunay Akınlar, Doğan Cüceloğlu'lar heyecan yaratan yazarlar gelirdi. Fakat şimdinin Türkiye'sinde! şimdinin yazarları benim için pek de heyecan vermiyor. Neden mi?

Konular malum, omurgalılar ve omurgasızlar ve dönemsel yazılanlar meselesi! hala alıcısı çok olan komplo teorisi yazarları ve onları besleyen zihniyet. Oldum olası bu tarz kitap, yazı, makale ve haberlere gıcık kapmışımdır. 

En son  ve Metin Aydoğan'a (1999) ait "Bitmeyen Oyun" kitabı ile Orkun Uçar'ın (2003) "Metal Fırtına" kitaplarından sonra "yok artık" deyip işi zirvede bıraktım. Ondan sonra yazılanlar ise artık bana zırva gelmeye başladı. Zihnimi kirletmenin dışında hiçbir işime yaramadıklarını düşünüyorum. Seven sever fakat ben çok sevmiyorum bu tarz kitapları...

Hele ki penguenleri izlemenin revaçta olduğu :) bu ülkede neden "gerçek(miş) gibi!" olan kitapları okuyarak vakit kaybedeyim ki. 

Deveye sormuşlar: "neden boynun eğri?"diye, deve'de: "nerem doğru ki?" demiş... İşte bana göre negatif etkiden beslenerek insanların zihinlerini karıştıran, güya karanlık dünyayı gizemleriyle ortaya seren ama sonuçta hiçbir ispatı olmayacak (belgesi olmayan ama uydurulan), okusam da hiçbir şeyin değişmeyeceğini düşündüğüm için bıraktım bu tarz kitapları. Bana göre hepsi "algı mühendisliği ile" ilgili. 

Bu bir örnekle de bitireyim:  senelerdir yayınlanan ki bütün sezonlarını ben de izledim, "kurtlar vadisi" dizini hatırlarsınız eminim. Her bölüm sonrası olayların gerçekliğine nasıl da kendimizi kaptırırdık. Boşa kaptırarak geçirmişiz zamanımızı. Ruhumuz daraldı, karanlık ve hafakan bastı içimizi...

Ayrıca eskiden olsaydı fuar girişinde "genç popüler yazarların" fanları  izdihama neden olur, girişi kaplarlardı. Ben de her ne kadar bu duruma sinir olsam da yeni yetme bu yazarlara gıcık kapsamda (kıskançlıktan tabiki) kızım adına heyecanlanırdım. Ne bileyim onlar bile özlettiler kendilerini. 

Fiyatlar deseniz zaten ucuz bir şey yok. İnternetten daha ucuza alabiliyorsunuz. Mesela bir iki örnek vereyim. Richard Sennet'in kitaplarına baktım, fuarda %20 indirimli, İdefix'te ise %30. Buyur buradan yak!

Ama sahaflar'ın hakkını yememek lazım. Onların bulunuğu yeri daha çok seviyorum. Ya da okunmuş ve tozlanmış kitaplar bana daha romantik ve güzel geliyor da olabilir. Tabi ki tamamen duygusal durum da var :) her şey 5 TL, 10 TL. 

Bu yüzden kitap fuarından yeni olarak sadece 10 TL'ya 1 adet kitap (Richard Sennett, yeni kapitalizmin kültürü, 143 sayfa) aldım.

Sahaflardan ise 25 TL'lık (Çoklu yazarlı, Emeğin Kitabı-660 sayfa, Oya Morva- Chicago Okulu, 176 sayfa, Sennur Sezer- Kasımpaşa, 174 sayfa, Cahit Talas- Toplumsal  Politika, 302 sayfa) kitap aldım. 

Yeni kitaplardan yaşadığım hayal kırıklığını ise internetten satışla 170 TL'lık kitaplar satın alarak giderdim. Ohh bir güzel rahatladım. 

Şu anda tamı tamına okunması ve bitirilmesi gereken 5 (fuardan)+7(internetten) =12 kitap var elimde...

Yazarlar konusuna geri dönersem en çok üzüldüğüm ise Sinan Yağmuru yine görememiş ve tanışamamış olmak. Oysaki elimde kendisine ait her satırı tane tane okunmuş 6 kitabı vardı imzalanması gereken. Artık bir ümitle başka bir yerde karşılaşmak nasip olsun dileyelim. 

Ahmet Şerif İzgören ile Cem Seymen'i de kaçırdığıma üzülüyorum ama en azından onlar TV'den ve eskiden olduğu gibi YouTube'dan izleme şansım hala devam ediyor... 

Herkese iyi okumalar dilerim. Blog yazılarım için: https://aglotlaro.blogspot.com 'a; tıklayınız ve ABONE olmayı, yayınlarımızı paylaşmayı unutmayınız👍

Yorumlar