Liar ile Lawyer Arasındaki Fark Nedir?

SanaGülBahçesiVadetmedim

Sevgili blog okurları, 

Nedense bugün aklıma başlıkta yazan şu kelimeler takıldı: Liar (layır) ile Lawyer (lovyır) arasındaki fark yani yalancı ile avukat, savcı, kanun adamı, yargıç vs. arasındaki fark meselesi...

Yalan söylemenin Allah katında ne kadar büyük bir günah olduğunu sanırım hepimiz biliyoruz. Hukuken de öyle, toplum içinde öyle. Gün içerisinde konuşmalarımızı toplasak yalanları içinden çıkarsak acaba geriye ne kalacak? Ben söyleyeyim koca bir hiç. 

"Aman sende ben hiç yalan söylemiyorum ki" diyenleriniz belki kendince haklı olabilir. O zaman kendimi de işin içinden sıyırmadan müsaadenizle bir şeyler anlatmak istiyorum.

Beyaz Yalanlar

Birincisi sabah erkenden uyandınız ve güne başladınız kullandığınız ilk sözcük "günaydın" değil midir?

Şimdi karşınızdakinin "günü aydın değilse" sizin sözünüz nereye gider?

A: Nasılsınız? diye sorulduğunda neredeyse hepimizin cevabı aynı olur:

B: Çok şükür iyiyiz değil mi? Oysaki içimizde ne fırtınalar var ve hiç de iyi değilizdir aslında fakat konuyu daha fazla uzatmayıp kestirmeden söyler geçeriz. Başka örnekler de verebiliriz:

A: Bugün nasıl görünüyorum hayatım?

B: Harika?!

A: Doğruyu söyle :) (Sanki başka şansımız varmış gibi :()

Haydi son bir cümle daha kuralım:

A: Kızım/oğlum sen çok başarılı bir çocuksun!

B: Gerçekten mi? (siz karar verin gerçekten mi?)

Günlük hayatta bunları çoğaltmak mümkün. İster motivasyon için, ister tartışmamak, ister kalp kırmamak için olsun Amerikalılar bu tip yalanlara White lies, yani "beyaz yalanlar" demektedirler. Yani kimseye pek zararı dokunmayan yalanlar. Peki bu kadar basit midir? bu yalan meselesi.

Daha Ağır Olan Yalanlar Nelerdir?

Örneğin hayatta en sinirime dokunan kişiler, nerede çalışırsa çalışsın, o yerin en çok çalışanı ya da fedakarlığını yaptığını sanarak, yaptığı usulsüzleri ya da kanunsuzlukları kendine göre hak sayanlar ve gözümüzün içine bakarak yalan söyleyenler.

Örneğin: Çok çalışıyorum, akşam geç çıkıyorum diye, kendince işe geç kalması, yani saati oradan telafi etmesi, çok okumuş ve kendini adam olmuş, geride kalanları ise salak yerine koyanların her türlü yalanvari mazeretler üretmesine...

Bu uğurda yaptıkları yanlış olmasına rağmen yalanı da kendine perde olarak kullanması. Bu ne kadar doğru bir davranıştır? 

Daha da açayım isterseniz, hiç aldatmaması gereken, her zaman topluma doğruyu söylemek zorunda olanlar kamu görevlileridir değil mi? Hele ki ülkeyi yöneten, bizi temsil etmesi için oy kullanarak seçtiğimiz politikacılar. 

İktidarı ya da muhalefeti, meclise gireni ya da girmeyeni kim olursa olsun hepsi. Gözümüzün içine baka baka sırf "oy kaybına uğrarım" ya da "zarar görürüm" sebebiyle doğruları söylemeyi neden tercih etmezler?

Cevap içinde saklı değil mi? Poli-tika (iki yüzlülük). İşte size muamma... Yalanın biri de, bini de bir...ne güzel bir söz değil mi? Yalancının artık mumu yatsıya kadar bile yanamadığı, çok lafın yalansız, çok malın ise haramsız olmadığı günlerde yaşıyoruz. Hele ki "mümin aldatan değil aldanan olduğu" halde! Peki bizler bu işin hangi tarafındayız, Allah bilir....

Bir de bu düşüncelerin tam zıddından bahsedelim. Yani savunma mekanizmalarımızdan, nefsimizi temize çıkartmaya çabaladığımız, kendimizi kaldırdığımız cümlelerden birkaç örnek daha verelim:

• Başarıya götüren her yol mubahtır,
• Bir kereden bir şey olmaz,
• Cehennemde sıra bana gelene kadar girecek daha çoook kimse var,
• Yaptıklarımın kimseye zararı yok ki, yalandan kim ölmüş,
• Ben bu yaptıklarımı .....sebeplerden ötürü yapıyorum (noktaları siz doldurun),
• Ben yapmasam başkası yapar (sanki iyi bir şey yapılıyor)
• Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar,
• Allah biliyor, benim niyetim temiz. 
• Ben emir kuluyum
• Başka şansım yok ki

gibi, gibi, gibi...Nasıl tanıdık geldi mi size? Neredeyse sonsuza yakın mazeretler, savunma mekanizmaları, aldatmalar, şirinlikler, pembe/beyaz yalanlar ne söylersek söyleyelim, ne yaparsak yapalım YALAN her zamana YALAN işte!...Mazereti yok işte!

Bir anlığına dürüst olalım ve sorduğumuz şu soruyu tekrarlayalım, "günlük hayatta söylediğimiz yalanları cümlelerimizden çıkartırsak geriye ne kalır?" Eh! onu da artık siz değil vicdanınız söylesin. Zaten söylemese de yazanlar yazıyor. 

Not: Bir ara “yazıcılar” diye bir hikaye de yazsak fena olmaz...

Herkese iyi okumalar dilerim. Blog yazılarım için: https://aglotlaro.blogspot.com 'a; Şiirler ve Güzel Sözler için: https://gonuldilekcesi.wordpress.com 'a ABONE olmayı ve yayınlarımızı paylaşmayı unutmayınız👍