Öne Çıkan Yayın

Kaplumbağa Terbiyecisi Üzerine

Sevgili blog okuyucuları, Hayatımızda en az bir kez de olsa birçoğumuzun yaptığı ve bunu yapmaktan keyif aldığı bir etkinlik ya da özel bir hobiden bahsedeceğiz.  Bahsedeceğimiz şey; adına çoğunlukla  yapboz  denilen ya da İngilizceden dilimize biraz değiştirilerek aktarılan pazıl (İngilizcesi:  puzzle) etkinliğidir.   Bilindiği üzere yapboz , herhangi bir fotoğraf ya da resmin  tamamı ve ya bir kısmının ufak parçalara bölünmesiyle oluşan; parçalanmış bu resim ya da fotoların tekrar birleştirilmeye çalışıldığı " oyuncak " kategorisindendir. Bu oyunun zorluğu, parça sayılarının çokluğuna göre belirlenmektedir. Fakat sayıca az olup da renklerdeki detaylar sebebiyle zor olan modeller de vardır. Bize göre en üst seviye ise genelde hem parça olarak sayıca fazla olan hem de tek rengin farklı tonlamalarına sahip yapbozlar olsa gerek. Açıkçası bu tip durumlarda daha fazla zorlandığımızı düşünüyoruz.  Buradaki rakamları doğru okuyanlar renk körlüğü sıkıntısı çekmemektedirler. Sizler n

Sokrates'in Savunması - Platon

Resim kaynak: https://dusunbil.com/author/dusunbilportal/

SOKRATES'İN SAVUNMASI

Hukuk öğrencilerine üniversitelerde kaynak olarak okutulan ya da okutulması gereken ilk kitaplardan biri Platon'a ait Sokrates'in mahkemede yaptığı savunmasını yazdığı bu kitap olsa gerek. 

Vakti zamanında benim de elime geçen, okurken içerisinden gereken notları aldığım ve "taşın gediğine oturtulması gerektiği yerlerde" sıklıkla kullandığım başucu kitabıdır.  

Geleneksel anlamda antik felsefe iki döneme ayrılmaktadır: Sokrates’ten önce (Sokratik öncesi) ve Sokrates’ten sonraki dönem. Bu dönemin başını da Sokrates'in öğrencisi olan Platon ve onun da öğrencisi olan Aristotales (Aristo) çekmektedir. 
Sokrates’ten önce gelenler doğa hakkında nasıl bilgi sahibi olunabileceği ile kafa yorarlarken, Sokrates, insanların birbirlerine nasıl davranması gerektiği ile ilgilenmektedir. Günümüzde bu ahlak felsefesinin ilgi alanındadır. 
Sokrates, "bilge" olarak adlandırılan insanlardan tutun kendini en aptal kabul eden insanlara kadar, dinleyen herkesle bu konularda konuşmuştur. Sokrates’e göre "bilgelik" okuyarak öğrenilen bir erdem değildir. Ona göre, kimse bilgeliği kazanamaz, çünkü "bilgelik" erdemli davranmanın bir sonucu olarak ortaya çıkar ve "erdem" ise her durumda doğru hareket etmek demektir. 
Daha önce yazdığım blog yazılarımdan Özgür Özel ve Sokrat'ın "At Sineği Metaforu nda Sokrates'e biraz değinmiş ve hayatta büyük sorular sormanın önemine değinmiştim. 
Burada ise kitabı tümünü tanıtacak değilim, onu zaten sizler satın alabilir ya da pdf dosyaları internette her yerde mevcut, bulup okuyabilirsiniz. Ben yalnızca okurken hoşuma giden bölümlerden biraz alıntılar yaparak konuyu tamamlamaya çalışacağım.  
Bu arada Sokrates'in akıbeti hakkında aklımda kaldığı kadarıyla "savunma" sını mükemmel yapmış olsa da, "yine malum işler yüzünden"1 idam cezasına çarptırıldığını ve idam edilmeden önce zehir içerek intihar ettiğini de hatırlatayım dedim.  
"Ey insanlar! Aranızda en bilgesi, Sokrates gibi bilgeliğinin gerçekte bir hiç olduğunu bilendir" 
"(...)bir ata benzeyen devleti yerinden oynatmak için, Tanrının musallat ettiği benim gibi bir at sineğine kolay kolay bir halef (yerine) bulamazsınız, ben Tanrının, devletin başına musallat ettiği bir at sineğiyim, her gün her yerde sizi dürtüyor, kandırıyor, azarlıyorum; peşinizi bırakmıyorum. Benim gibi bir kimseyi kolay kolay bulamayacaksınız; onun için, size kendinizi benden yoksun bırakmamanızı tavsiye ederim."
"(...) bütün hayatımda; özel olsun, genel olsun, bütün hareketlerimde hiç değişmedim, öğretilerimi lekeleyenlere de başkalarına da, doğruluktan ayrılarak, alçakçasına boyun eğmedim." 
”Onur bir yana, Atinalılar, yargıca yalvarıp yakararak kişinin kendini bağışlatması doğru bir şey değildir; tersine, yargıcı aydınlatmak, inandırmak gerektir. Çünkü yargıç doğruluğu bir bağış gibi vermek için değil, doğru olarak karar vermek için bulunuyor orada. Görevi kendi dileğine uymak, gönlünü hoş kılmak değil, yasalara göre yargılamaktır.
"(...)zengin, fakir, herkes bana sorabilir, cevap verebilir, sözlerimi dinleyebilir; fakat bundan sonra, o kimse iyi yahut kötü bir insan olmuş, her ikisini de bana yüklemek haksızlık olur, çünkü ben ona ne bir şey öğrettim, ne de öğreteceğime söz verdim. Bir kimse benden başkalarının işitmediği, ayrı bir şey öğrendiğini veya işittiğini ileri sürerse, biliniz ki, yalan söylüyor."

 Dipnot: 

1 Meletos'un “Sokrates kötü bir insandır: yeraltında, gökyüzünde olup bitenlere karışıyor, eğriyi doğru diye gösteriyor, bunları başkalarına da öğretiyor.”iftiraları ile mahkemeyi kandırması, 

Kaynaklar: