Öne Çıkan Yayın

Kaplumbağa Terbiyecisi Üzerine

Sevgili blog okuyucuları, Hayatımızda en az bir kez de olsa birçoğumuzun yaptığı ve bunu yapmaktan keyif aldığı bir etkinlik ya da özel bir hobiden bahsedeceğiz.  Bahsedeceğimiz şey; adına çoğunlukla  yapboz  denilen ya da İngilizceden dilimize biraz değiştirilerek aktarılan pazıl (İngilizcesi:  puzzle) etkinliğidir.   Bilindiği üzere yapboz , herhangi bir fotoğraf ya da resmin  tamamı ve ya bir kısmının ufak parçalara bölünmesiyle oluşan; parçalanmış bu resim ya da fotoların tekrar birleştirilmeye çalışıldığı " oyuncak " kategorisindendir. Bu oyunun zorluğu, parça sayılarının çokluğuna göre belirlenmektedir. Fakat sayıca az olup da renklerdeki detaylar sebebiyle zor olan modeller de vardır. Bize göre en üst seviye ise genelde hem parça olarak sayıca fazla olan hem de tek rengin farklı tonlamalarına sahip yapbozlar olsa gerek. Açıkçası bu tip durumlarda daha fazla zorlandığımızı düşünüyoruz.  Buradaki rakamları doğru okuyanlar renk körlüğü sıkıntısı çekmemektedirler. Sizler n

Caretta Caretta Etkisi

SanaGülBahçesiVadetmedim
Sevgili Blog Okurları,


Caretta carettaları ya da dilimizdeki ismi ile "deniz kaplumbağalarını" duymayanınız var mıdır?

Genelikle Akdeniz ya da Ege sahillerine gidenler bazı plajlarda deniz kaplumbağası yumurtlama alanı uyarı işaretlerini görür ve merakla acaba görebilir miyim? umudu taşırlar. Fakat yumurtlama zamanı hariç görememenin hayal kırıklığını yaşarlar.



Bugün size bu güzel hayvanları tanıtacak değilim. Ama yine de merak edenler olursa diye blog yazımın en altında faydalı olabileceğine inandığım bazı linkler koydum. Oradan incelersiniz. 

Benim ilgilendiğim ise yumurtalarından çıkarak denize doğru koşturan yavru Caretta carettalar ve onların davranışlarının bizlere ne anlattığı olacaktır. 

Nedir Caretta Caretta Etkisi?

Bilindiği üzere yumurtalarından çıkan yüzlerce belki de binlercesi içinden sadece çok azı denize varabiliyor, hayatta kalma yarışını kazanabiliyorlar. 


Oldum olası yaşadığımız dünyayı caretta carettaların hayatta kalma ve denize ulaşma yarışı gibi görenlerdenim. Sanırım bu bende (belki de sizlerin) karakter halini almış. 


Küçük yaşlardan beri olsa gerek ebeveynlerimizin her sınav sonrası "arkadaşın kaç almış, senden daha yüksek kimler aldı?" gibi sorulardan mıdır nedir, hep bir yarışa ve koşturmaya tabi tutuluyoruz.


Gün gelip büyüdüğümüzde aynısını bu sefer çocuklarımıza yapıyoruz. Biz yapmasak bu sefer diğer veliler, öğretmenler, okul idareci ya da rehberlik çalışanları yapıyorlar. Kısacası bu sorulardan kaçmanın galiba imkanı yok


Okullar bitse bu sefer iş başvurularında, çalışılan şirkette bir pozisyona müracaatta (spor aktivitelerinde takıma girme çabası ya da rakip takımı yenebilmek için, akademide jüriden geçebilmek, üniversitede öğretim kadrosuna seçilme vs. daha birçok örnekler sayılarak çoğaltılabilir) aynı yarış biz ve diğerleri arasında devam ediyor. Kazanan (aynı carettalarda olduğu gibi) denize ulaşıyor, kaybeden ise yalnızlığa, ümitsizliğe ya da mutsuzluğun karanlıklarına mahkum oluyor.  


Çok azımız hayatta istediğimiz şeylere kavuşabiliyoruz. Etrafımızdan belki de kendimizden çokça duyduğumuz şu cümleler sizlere tanıdık gelmiyor mu?



  • "Pilot olmak istiyordum ama mü yüzünden olamadım, memur oldum, çok şükür.
  • "Aslında benim kızım doktor olacaktı ama soru kaydırdığı için hemşire oldu."
  • "Bizim oğlan okulu bıraktı, okumadı sanayiye gidiyor."
İşte hep içinde bulunduğumuz zorunlu yarışın sonuçları bunlar. Oysa ki gerçekten istediğimiz mesleğe sahip olabilsek, bu kadar hayat-memat meselesi haline getirilen yarışlara ihtiyaç olmazdı. Keşke bunu ölçen bir alet olabilseydi. Ya da bizi doğru mesleğe yönlendirebilen, adaletli bir kuruluş, iyi bir eğitim sistemi ya da deneyimli yetenek avcıları...

Hayat acaba daha katlanılır ve mutlu olur muydu? benimki de bir rüya işte...

Blog yazılarım için; https://aglotlaro.blogspot.com

Şiir ve güzel sözler için https://gonuldilekcesi.blogspot.com 'a TIKLAYIN! Abone olmayı unutmayın :))

Carretta Carretta meraklıları için faydalı linkler: